aytul1952 yılında, yasemin kokulu İzmir'de doğdum. Çocukluğum ve gençliğim orada geçti. 1971’de İzmir Amerikan Kız Koleji'ni bitirdim. 1999'da uzaktan eğitimle Washington International University'den mezun oldum ve aynı üniversitede yine uzaktan eğitimle 'Eğitim' dalında yüksek lisansımı yaptım.
Çok küçükken başladım yazı yazmaya. Yazmak bir tutkuydu benim için. Zaman zaman küsüp “Yazmayacağım!” diye yeminler ettiğim, ama vazgeçemediğim bir aşk gibi, yazmak… 
Çocukluğumdan bu yana, çeşitli dergilerde yazılarım, şiirlerim ve röportajlarım yayınlandı. Yetişkinler için şiirler içeren ve artık yayında olmayan ilk kitabım 'Kent Duygusu' 1981’de yayımlandı. Çocuklar için yazmaya 80’li yılların sonlarında başladım. İlk masal kitabım 'Geceyi Sevmeyen Çocuk' 1991’de yayımlandı. 89’da yazdığım ve 91’de yayımlanmaya başlayan bu masallarım halen yeni yeni baskılar yaparak çocuklarla buluşuyor.

ablamBetül Ulukut
Kırmızıfare sayı:106 Ocak 2007

Aytül’le benim aramda sadece iki yaş fark var. Annemle babam nasıl başarmışsa, doğum günlerimizi 10 gün ara ile aynı aya, Nisan’a raslatmışlar. Her sene beraber kutlanırdı yaşlarımız. Yaş farkımız az olduğu için mahalle arkadaşlarımız da aynıydı.
Annem dikiş kursuna gidip dikiş öğrenmişti. İkimize de bir örnek, çok güzel kıyafetler dikerdi. Aytül’ün rengi mavi idi, benimki pembe. 11. ve 13. doğum günümüzde ona mavi, bana pembe ketenden askılı bir elbise dikmişti; Nisan’ın başında hava serin olabilir diye üzerine de yarım kollu küçücük bir bolero... Hani şimdi şu gençlerin çok beğenerek giydiği minicik, kısacık üstlüklerden. Resim çektirmiştik o kıyafetlerle. Ne zaman o resme baksam, İzmir’e baharın ne kadar erken geldiğini anımsarım.

ablam 2Ayşen Özenç

Benim iki ablam var: Aytül ve Betül. Ben, aileye uzunca bir aradan sonra katılmış, umutla, “Acaba bu sefer erkek olur mu?” diye beklenmiş son çocuğum…
Yatak odalarımız evin çatı katındaydı. Üç kız kardeş aynı odada yatardık.  İki ablam benden önce geldiklerinden, odadaki en güzel köşeleri kapmışlardı. Benim yatağım, kapının hemen girişinde, teras kapısıyla arada kalan boş duvarın önüne yerleştirilmişti.  Boyuma uygun minik, pembe bir giysi dolabım vardı.  Ben hep ablalarımın kocaman dolaplarına özenirdim.  Onlar okula gittiğinde, dolaplarını karıştırıp giysilerini dağıtırdım. Bana kızmazlardı; ben hep küçüktüm, küçük olduğum için de herkes beni kollardı.