Makale Dizini

 

Topluca alınan kararların doğruluğunu, yöneticisini seçebilme özgürlüğünü, uzlaşmanın yararını, çoğulculuğu, çocuk yaşayarak öğreniyor. Daha önce değinilen “Rengini Arayan Top” masalında da çok sesliliğin, uzlaşmanın, dayanışmanın önemi sunulmuştu.

Kişinin kendi hakkında karar verebilmesi, kendine güvenmesi, zorluklarla baş edebilmesi, demokratik yaşamın ilkelerinden sayılmaktadır. Kendine güvenmeyen, kendi hakkındaki kararları alamayan, zorluklar karşısında pes eden, güçlüklerle savaşamayan bireyler, toplum içinde yok olmaya mahkûmdur. Demokrasi, topluma uyum sağlayan, güçlü, kararlı bireyler yetiştirmeyi hedefleyen bir rejimdir. Bu şekilde yetişen bireyler, hem kendi, hem de toplumun hakkını savunabilir, haksızlıklar, güçlükler karşısında dimdik durabilir. Korkarak, kendisi hakkında başkaları karar vererek hiçbir yere varamaz, kişiliksiz, asosyal biri olarak kalır.

İp Bacaklı Uzaylı Çocuk“İp Bacaklı Uzaylı Çocuk” masalında yemek yemek yerine sürekli olarak çikolata ve şekerleme isteyen çocuğun bir gün dileği yerine gelir ve ip bacaklı uzaylı bir çocuğun uçan dairesi ile onların gezegenine gider. Çocuk mutludur, çünkü bu gezegende her şey şeker ve çikolatan yapılmıştır, istediği kadar yer, ama çok tatlı yediği için midesi bulanır. Su içer, aslında portakal suyu içmek ister ama bu gezegende ne bir ağaç, ne bir yaprak, ne bir hayvan, hiçbir şey yokmuş. Her yer kurak ve çikolata gibi kahverengiymiş. Çocuk süt içmek istemiş, süt yokmuş. Gezegenin nasıl bir yer olduğunu anlamaya çalışmış, çocukların et, meyve ve sebze yemeden, süt içmeden nasıl büyüyebileceğini düşünmüş. İp Bacaklı Uzaylı Çocuk da kendisini örnek göstererek gayet güzel büyüdüklerini söylemiş. Çocuk, dengeli beslenmeyip hep şeker ve çikolata yerse, tıpkı ip bacaklı uzaylı çocuk gibi olacağını anlamış, kendisi için en iyisinin annesinin güzel yemekleri olduğuna karar vermiş ve ülkesine geri dönmüş (Akal, 1996, ss. 7-13)

Çocuk burada masal sayesinde kendisi için neyin iyi neyin kötü olacağına yine kendisi karar veriyor. Başkaları kendisi hakkında karar verse belki bu karara uymayacaktı, ama burada çocuk olayı içselleştirerek kendi hakkında kararı veriyor. Tıpkı “Ben Büyüküm” masalındaki çocuk gibi.

Bu masalda da abisine ve babasına özenen, onlar gibi büyük olmak isteyen çocuğun isteği yerine gelmiş ve önce abisi olmuş, ama küçük olduğu için okula gitmek, okuldan sonra da ders çalışmak, arkadaşlarıyla satranç oynamak ona zor gelmiş. Çünkü o oyuncaklarıyla oynamak istiyormuş. Daha sonra babası olmuş. Her gün erkenden tıraş olup işe gitmek, yorgun argın akşam geç saatlerde eve dönmek, oyuncaklarla oynayamamak çocuğa çok zor gelmiş ve kendisi için en iyi seçimin yine kendisi olmak, herkes gibi yavaş yavaş büyüyüp her şeyi zamanında yapmak olduğunu anlamış ve oyuncaklarıyla oynamaya başlamış (Akal, 1996, ss.114-20).

Kendine güvenen kişinin zorluklarla baş edebilmesi de kolay olur. Çünkü insan her an yanında kendisine yardım edecek birisini bulamayabilir. Böyle bir durumda kendi kendisini telkin ederek veya farklı bir davranışta bulunarak korkusunu yenebilir, karşısına çıkan engelleri aşabilir. Örneğin, “Karanlıktan Korkan Çocuk” karanlıkta bir şeylerin üzerine atılıvereceğini sanıyormuş. Yatarken ışığı yakıp yatıyormuş, evde gece bir odadan başka bir odaya giderken tüm ışıkları yakıyor, geri dönünce de bunları söndürmüyormuş. Annesi bir gün odasından ceketini getirmesini istemiş, çocuk korktuğunu söyleyememiş, tüm ışıkları yakarak annesinin ceketini getirmiş, annesi ona yaktığı elektrik yüzünden hem bir sürü para ödediklerini, hem de ülkenin enerjisinin boşa harcanmış olduğunu söylemiş, çocuk annesine hak vererek bu korkusunu yenmeye karar vermiş. Akşam odasına giderken bildiği bütün şarkıları yüksek sesle söylemeye başlamış, şarkı söyledikçe korkusu azalmış, o günden sonra artık karanlıktan hiç korkmamış, çünkü aydınlık ve karanlığın sadece bir renk ve her ikisinin de içinde aynı şeylerin olduğunu anlamış (Akal, 1996, ss.53-57).